1 Nisan 2016 Cuma

Günümüz Dünyası ve İkili ilişkiler

Merhabalar,

Günümüz dünyasında insanlar, tamamen çıkar ilişkileri üzerine kurulmuş olan "arkadaşlık" kavramından nasibini almamış görünüyor. Artık birisine karşı safi iyi davranırsanız, karşınızdaki insanların yüzde 80'i "bu bana iyi davranıyor muhtemelen benden bir çıkarı var" diye düşünüp, temkinli yaklaşıyor. Günümüzde insanlara karşı iyi davranmak sanki suçmuş, kötü bir şeymiş gibi bir izlenim oluşturuluyor.

Muhtemelen sizler de şahit olmuşsunuzdur. İş yerinizde ya da okul çevrenizde, birisine safça bir iyilik yaptığınızda tepkisi genelde soğuk olur. Üniversite öğrencisisiniz ve notlarınızı her isteyene sorgusuz sualsiz veriyorsunuz. Kimin ihtiyacı olsa o an -aman benden yüksek almasın, ben derslere girdim o kadar not tuttum niye vericekmişim ki- diye düşünmeden notlarınızı paylaşıyorsunuz.
Peki sizin bir dersin notuna ihtiyacınız olduğunda, aynı kişiden veya bir başkasından, not istediğinizde aldığınız tepki ne oluyor, bir düşünün isterseniz ?

Aynı şekilde iş hayatında da, bir yere evrak teslim etmeniz gerekiyor ve o an hiç gocunmadan ve tamamen içinizden gelerek, başkasının masasında duran ve aynı yere gitmesi gereken evrakları isterse götürebileceğinizi tüm iyi niyetinizle söylüyorsunuz. Peki sonra ne oluyor ? Aynı kişi veya kişiler size, artık o evrakları götürmek sizin işinizmiş gibi, ki o kişilerle belki de aynı pozisyonda bulunmanıza rağmen, sürekli "şu evrakları götürür müsün rica etsem? Gidiyorsan benimkileri de alır mısın ?" gibi bir ego üstünlüğü gösteriyorlar, iş yaptırma güçleri varmış gibi kendilerini yüceltiyorlar, bir nevi sizden faydalanmaya çalışıyorlar.

Toplumumuzun kanayan yarası olmuş bir durumdan bahsetmek ve bunu okuyan her kesimden insanın "aa evet gerçekten de böyle" , " aa hakikaten insanlar neden böyle, bu kadar yüzsüz ve çıkarcı" diye düşünmesi aslında sorunun tam olarak bizde olduğunun kanıtıdır. Zira bunu okuyan büyük kesim bu söylenenlere hak verip ve fakat kendisini çemberin dışında tutuyorsa, öncelikli olarak bir ayna tutmak olmalı amacımız. Öncelikle kendimizi düzeltmeliyiz ki daha sonra ailemiz düzelsin, sonra çevremiz, sonra şehrimiz ve sonra ülkemiz. Hatta gücümüzün farkında olursa tüm dünya değişir.

Benim bir amacım var, ben dünyayı değiştirmek istiyorum. Memleketimi değiştirmek istiyorum. Ama değişimin kendimden başladığının farkındayım. İnsanımızın potansiyelinin farkındayım. Dünyanın bir çok yerini gördüm ve fakat bizim insanımız kadar temiz, saf, iyi niyetli ve çalışkanını görmedim.
Belirli güçlere maşa olmuş insanların, benim memleketlimi, benim kanımı-kardeşimi, çiftçimi, işçimi sömürmesine artık tahammül edemiyorum. Ortada düzeltilmesi gereken bir sosyal davranış durumu var ve bunu düzeltmek istiyorum. Herkes sabah 6 da kalkıp işe giderken, evinin önünü süpüren çöpçüye, çalıştığı iş yerindeki yerleri silen teyzeye, çayları getiren ablaya, kahvede oturan amcaya ufak bir günaydın demekle, kolay gelsin temennisinde bulunmakla ne "seniorluğundan" bir şey kaybeder ne de saygınlığından. Aksine o insanların güne güzel başladığını ve kendisinin de mutluluğunu fark eder. O zaman ilk değişimimiz, insanlardan karşılık beklemeden insanlara gülümsemek olsun. Mümkünse sabah bir günaydın, öğlen bir iyi günler ya da akşam bir iyi akşamlar demek başlangıcımız olsun.


Bu hayatta mutlu olmak o kadar kolay ki, mesele mutlu olmayı bilmekte ve istemekte. Mutluluğun formülünü öğrenmek istemez misiniz ?



Esenlikle kalın.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder