Merhabalar,
Günümüz dünyasında insanlar, tamamen çıkar ilişkileri
üzerine kurulmuş olan "arkadaşlık" kavramından nasibini almamış
görünüyor. Artık birisine karşı safi iyi davranırsanız, karşınızdaki insanların
yüzde 80'i "bu bana iyi davranıyor muhtemelen benden bir çıkarı var" diye
düşünüp, temkinli yaklaşıyor. Günümüzde insanlara karşı iyi davranmak sanki
suçmuş, kötü bir şeymiş gibi bir izlenim oluşturuluyor.
Muhtemelen sizler de şahit olmuşsunuzdur. İş yerinizde ya da
okul çevrenizde, birisine safça bir iyilik yaptığınızda tepkisi genelde soğuk
olur. Üniversite öğrencisisiniz ve notlarınızı her isteyene sorgusuz sualsiz
veriyorsunuz. Kimin ihtiyacı olsa o an -aman benden yüksek almasın, ben
derslere girdim o kadar not tuttum niye vericekmişim ki- diye düşünmeden
notlarınızı paylaşıyorsunuz.
Peki sizin bir dersin notuna ihtiyacınız olduğunda, aynı
kişiden veya bir başkasından, not istediğinizde aldığınız tepki ne oluyor, bir
düşünün isterseniz ?
Aynı şekilde iş hayatında da, bir yere evrak teslim etmeniz
gerekiyor ve o an hiç gocunmadan ve tamamen içinizden gelerek, başkasının
masasında duran ve aynı yere gitmesi gereken evrakları isterse
götürebileceğinizi tüm iyi niyetinizle söylüyorsunuz. Peki sonra ne oluyor ?
Aynı kişi veya kişiler size, artık o evrakları götürmek sizin işinizmiş gibi,
ki o kişilerle belki de aynı pozisyonda bulunmanıza rağmen, sürekli "şu evrakları götürür müsün rica etsem? Gidiyorsan benimkileri de alır
mısın ?" gibi bir ego üstünlüğü gösteriyorlar, iş yaptırma güçleri varmış
gibi kendilerini yüceltiyorlar, bir nevi sizden faydalanmaya çalışıyorlar.
Toplumumuzun kanayan yarası olmuş bir durumdan bahsetmek ve
bunu okuyan her kesimden insanın "aa evet gerçekten de böyle" ,
" aa hakikaten insanlar neden böyle, bu kadar yüzsüz ve çıkarcı" diye
düşünmesi aslında sorunun tam olarak bizde olduğunun kanıtıdır. Zira bunu
okuyan büyük kesim bu söylenenlere hak verip ve fakat kendisini çemberin
dışında tutuyorsa, öncelikli olarak bir ayna tutmak olmalı amacımız. Öncelikle
kendimizi düzeltmeliyiz ki daha sonra ailemiz düzelsin, sonra çevremiz, sonra
şehrimiz ve sonra ülkemiz. Hatta gücümüzün farkında olursa tüm dünya değişir.
Benim bir amacım var, ben dünyayı değiştirmek istiyorum.
Memleketimi değiştirmek istiyorum. Ama değişimin kendimden başladığının
farkındayım. İnsanımızın potansiyelinin farkındayım. Dünyanın bir çok yerini
gördüm ve fakat bizim insanımız kadar temiz, saf, iyi niyetli ve çalışkanını
görmedim.
Belirli güçlere maşa olmuş insanların, benim memleketlimi,
benim kanımı-kardeşimi, çiftçimi, işçimi sömürmesine artık tahammül edemiyorum.
Ortada düzeltilmesi gereken bir sosyal davranış durumu var ve bunu düzeltmek
istiyorum. Herkes sabah 6 da kalkıp işe giderken, evinin önünü süpüren çöpçüye,
çalıştığı iş yerindeki yerleri silen teyzeye, çayları getiren ablaya, kahvede
oturan amcaya ufak bir günaydın demekle, kolay gelsin temennisinde bulunmakla
ne "seniorluğundan" bir şey kaybeder ne de saygınlığından. Aksine o insanların
güne güzel başladığını ve kendisinin de mutluluğunu fark eder. O zaman ilk
değişimimiz, insanlardan karşılık beklemeden insanlara gülümsemek olsun.
Mümkünse sabah bir günaydın, öğlen bir iyi günler ya da akşam bir iyi akşamlar
demek başlangıcımız olsun.
Bu hayatta mutlu olmak o kadar kolay ki, mesele mutlu olmayı
bilmekte ve istemekte. Mutluluğun formülünü öğrenmek istemez misiniz ?
Esenlikle kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder