6 Nisan 2016 Çarşamba

Zaten Aşklar Hep Yalan Dolan

Ooy oy,

Dinlenemiyorum sevgilim okurlarım. Dinlenmek istiyorum ama dinlenemiyorum. Aslında bir kaç cümle de olsa bir şeyler karalamak istiyorum buralara her gün ama yoğunluktan fırsat bulamıyorum. O kadar; ekonomik özgürlük, hayaller, mutluluk falan dedim dedim ama eşşek gibi de çalışıyorum hehe.
Ancak dediğim gibi benim bir hayalim ve amacım var. O amacıma ulaşana kadar bu aptal sisteme tahammül etmek, onun kölesiymiş gibi davranmak ve uygun bir anda yumruğu indirmek için soteye yattım. Polat Alemdar misali yediğim onca darbeye, açlığa, güçsüzlüğe rağmen tek bir bilek hareketiyle alayının anasını ağlatıp bu bohemden çıkıcam.

Bu aralar havalar çok güzel, eskiden olsa motosikletime atlayıp bir yerlere giderdim. Kaybedenler Kulübündeki Kaan misali motora atlayıp sikimsonik fotoğraflar çekip, millete cool görünmek varken; ben ofiste oturmuş 15-20 dakikalik boşluğumda buraya yazıyorum. Onu da hiç anlayamıyorum anasını satayım, bir kaç kişi var meşhur mecrada takip ettiğim ki öyle çok da girmem o mecralara biraz pasif sosyal medya kullanıcısıyım ( o da nasıl bir tabirse heheh ), adamın anlamadığım şekilde maddi bir geliri mi var yoksa bir işte çalışıp mı o kadar gezip o fotoğrafları çekiyor, bırak çekmeyi üstüne bir de sosyal medyada paylaşıyor. İşte bunu aklım almıyor sevgilim okurlarım.

Hiçbir iş yapmayıp, maddi olarak külfet olan bir şeyleri yapan ve bunları hiçbir iş yapmadığı için zamanı olup sosyal medyada duyuran, paylaşan; hayatını sosyal medyada yaşayan bir güruh var bu memlekette. Hepsi son model arabalara biniyor, son model telefonları kullanıyor, son model yemekler yiyor. Tabi son model, senin gibi az kuru az pilav mı yiyecekti pis fakir hehe. Sağolsunlar gerekli mecralarda o kadar çok yemek görüyoruz ki artık –aa bir de dudak büzmüş hatun kişisi- yemiş kadar olduk tabirini canlı yayın yaşıyoruz. Paylaşılan yerler, yemekler, ortamlar falan da janti hani, kızlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Bir de sadece arabasını paylaşan, sanki hayat amacı para yemekmiş gibi davranan tipler var. Bunları dudak büzen kızlarla evlendirip farklı bir ülkeye mülteci olarak gönderelim bence hehe. Arap ülkelerine gönderirsek bence iş yapar. Düşünsenize sevgili okurlar, adamlar hayatında dudak büzen kız görmemiş, kafede otururken kızın fotoğraf çekmek için girdiği şekli görüyor ve hemen yanında masadaki bir şeylerin fotoğrafını çeken bir tip var. Adam yemin ediyorum petrol, doğalgaz, şeyh falan dinlemez terk-i diyar eyler o ülkeyi. Gerçi şimdi düşününce, bize kaçmasın sakın bu sistem de. Gerçi öyle de böyle de Arap'lar cirit atıyor zaten güzel ülkemde.

Ben en çok da Antalya gençliğine üzülüyorum. Bir zamanlar sarışın, uzun boylu, çilli, efendime söyleyeyim İngiliz'i, Alman'ı, Rus'u gelirken, şimdi garibim çarşaflı, haşemalı tipler görüyor. Hadi 90'lar kuşağı bu bir zamanların turizm patlamasının kaymağını yedi de, garibim 2000 doğumlular ne yapsın. Adam 16 yaşında, sağda solda duyduğu dedikodularla Antalya'ya gidiyor. Bir bakıyor ki, ulan burası bildiğin Erdek. Tek farkı 65 yaşında emekli olmuş teyze yerine, 35 yaşında hayattan emekli olmuş teyze var hehehe. Yazık. Zaten 2000 doğumlulara tümden yazık. Milenyum çocuğu dediler dediler, ülkede bir beklenti yarattılar. 2binli deyince de bir garip oluyor sigara markası gibi. Kardeşlerim üstlerine alınmasınlar, hepsi çok zeki, cin gibi çocuklar. Bir kaç tane şahit olduğum var mesela, adam bizim milli oyunlarımızdan biri olan inşaattan kuma atlama olayına şöyle bakıyor: "ben atlamam abi ordan ya kafamın üstüne düşersem?". İşte yeni nesil kafasına önem veriyor takdir edilesi. Biz az mı düştük kafamızın üstüne, inşaatın ikinci katından kuma atlarken heheh.


Neyse sevgilim blog okurlarım. Yine tespitlerin adını koydum, bugün de bir iş arkadaşımın doğum günüymüş zaten, insanlar ne kadar samimiyetsiz görünebilir konusunu işleyeceğiz bir sonraki yazıda hehe.


Görüşmek üzere, esen kalın.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder